Batı Nil Ateşi Hastalığına Panik Yapmak Doğru Değil
4 mins read

Batı Nil Ateşi Hastalığına Panik Yapmak Doğru Değil

TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Doğan, Batı Nil ateşi hastalığına ilişkin, “Tüm sivrisinek ısırmaları sonrasında bu hastalık bulaşmaz. O nedenle bir panik havası oluşturmak doğru olmaz” dedi.

NKÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Doğan, sivrisineklerden bulaşan Batı Nil ateşine yol açan ateş hastalığının, özellikle göçmen kuşların rotalarını batı illerine çevirmesiyle bu bölgelerde görülmesini sağladığını söyledi. Doğan, “Küresel ısınma ve sonrasında gelen iklim değişiklikleri dünyanın bazı bölgelerinde görülen hastalıkların diğer bölgelerde de görülebilmesine olanak sağlamıştır. Göçmen kuşların göç rotalarının değişmesi, bu rotaya bizim batı illerimizin de eklenmesiyle beraber batı bölgesinde yer alan illerimizde de bu hastalığın sporadik olarak görülebilmesine olanak sağlamıştır. Ana rezervuarları kaynak göçmen kuşlar olmakla beraber hastalığı insanlara bulaştıran kuleks cinsi olarak adlandırılan sivrisineklerdir. Bu sivrisineklerin insanları sokması neticesinde klinik tablo ortaya çıkabiliyor. İnsanların yüzde 90’ında gribal semptomlarla seyreder. Ateş, halsizlik, kırgınlık, kas, eklem ağrıları, bulantı, kusma gibi şikayetlerle seyreder ve sonra kendiliğinden iyileşir. Yüzde 10 gibi bir grupta ensefalit dediğimiz beyin fonksiyonlarını etkileyen bir klinik tabloya yer açar. Bu klinik tablonun neticesinde kişi de kısmı felç bulguları, yürüme güçlüğü, bilimsel fonksiyonlarda yetersizlik gibi bulgular ortaya çıkar” dedi.

‘PANİK HAVASI OLUŞTURMAK DOĞRU OLMAZ’

Doç. Dr. Doğan, sivrisinek ısırmasının ardından panik yapmanın doğru olmadığını belirterek, “Tüm sivrisinek ısırmaları sonrasında bu hastalık bulaşmaz. O nedenle bir panik havası oluşturmak doğru olmaz. Özellikle bu göçmen kuşların rotalarından bahsettik. Bu süreç ilkbaharın sonları ve sonbahar arasındaki başlangıcı arasındaki dönemi kapsamaktadır. Temel mücadele sivrisineklerle mücadele edilir. Bataklıkların kurutulması, su havzalarının özellikle sivrisinek larvalarının çoğaldığı ilkbahar döneminde ilaçlanması, bu popülasyonun azaltılması insanlara da sivrisinek kaynaklı hastalıkların bulaşmasını azaltacaktır. Ailelere önerilerimiz neler olur? Sivrisinek ısırığına bağlı başka bulgular da ortaya çıkabiliyor. Temel koruyucu önlemler. Bulunduğu ortam, sivrisinek yoğun bir ortamsa, temas riski yüksekse bariyer önlemler birincisi sinek kovucular, krem ya da spreyler kullanılabilir. Evlerde sineklik kullanılabilir, küçük çocuklar için cibinlikler kullanılabilir. Sivrisinek sokması sonrasında lokal kızarıklar vesaireler olabilir. Bunlar bir telaşı oluşturacak gerekçeler değildir. Ama ateş, halsizlik, kırgınlık gibi gribal semptomlar varsa da bir hekime başvurup danışmalarını önereceğiz” diye konuştu.

‘ENSEFALİT TABLOSU CİDDİ BİR DURUMDUR’

En ciddi durumun virüsün merkezi sinir sistemine efekte etmesi ve beyin fonksiyonlarının bozulması olduğunu belirten Doğan, “Özelikle yaşanan bu durumda özellikle en ciddi olarak ensefalit (beyin iltihabı) ağır bir tablodur. Yüzde 90 bahsettiğimiz gibi gribal semptomlarla geçer. Herhangi bir şeye gerek yok. Yani semptomatik tedavi ağrıyı ateşi kesecek birtakım uygulamalarla kişiyi rahatlayacaktır. Ensefalit dediğimiz tablo biraz daha ağır ve ileri tablodur. Bunları hastaneye yatırarak tedavi etmek gerekir. Ayaktan tedaviler çok da mümkün olmaz. Tabii yani hayati tehlike yaratabilir dediğimiz ensefalit tablosu ciddi bir durumdur. Bu tür hastaların hastaneye yatırarak servis ya da yoğun bakım takibiyle tedavilerini sağlamak gerekir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir